yıkanabilir bezler- 3. bölüm: yıkanabilir bezlerin temizliği

yıkanabilir bezlerimizin temizliği için standart, herkesin kullanabileceği bir kılavuz oluşturmak zor olabilir. bezlerimizin herhangi bir deterjan veya amonyak kalıntısi kalmayacak şekilde temizlenmesinde; hangi tür bez kullandığımız, bezin üretildiği kumaşın çeşidi ( sentetik veya doğal), suyumuzun kireçli olup olmaması, detarjanımız ve hatta makinamızın çeşidi gibi çeşitli etkenler de rol oynamaktadır.

yeni doğan ve ilk altı ay anne sütü ile beslenen bebeklerin bez temizliği oldukça kolaydır. bu dönemde anne sütü ile beslenen bebeklerin (henüz katılara geçmemiş) kakası sulu ve açık sarı renklidir. bu kaka suda çözünebilir olduğu için, kakalı bezleri çamaşır makinasına atmadan önce kakayı sıyırmaya gerek yoktur. bebeğimiz kaka yaptıktan sonra, eğer cepli veya hibrit bez kullanıyorsak iç veya ek katlarını ayırıp diğer bezlerle birlikte bez torbasına veya plastik kovamıza atarak, yıkanacakları güne kadar bekletebiliriz.

özellikle yine bu aylarda, makina ile yıkamadan sonra, bezlerin üzerinde sarı lekeler kalabilir. bu lekeler bezin temizlenmediğini göstermez, ve  bebeğimize de bir zarar vermez. bu sebeple lekeleri çıkartmak için extra çaba sarfetmemize veya bezler lekeli kaldı endişesiyle tekrar yıkama yapmamıza gerek yoktur. bu lekeleri çıkartmanın en kolay yolu güneşli bir günde balkonumuza asarak güneşle temas etmelerini sağlamaktır. bezlerin üzerine, güçlü ve direk gelen güneş ışınları, bütün lekeleri temizleyecektir.

bebeğimiz katılara başladıktan bir müddet sonra doğal olarak kakasının şekli de değişecektir. bu yeni dönemde her kakadan sonra, bezleri torbamıza atmadan önce, kakayı da temizlememiz gerekir. yurtdışındaki tuvaletlerde bidet musluğu olmadığı için tuvaletlere, bez temizliğine yardım eden spray aparatlar takılmaktadır.

bu spray aparatını zaman zaman biz de kullanıyoruz. fakat, çoğunlukla, bu aparatla kakayı temizlemek yerine, kakanın büyük kısmını minik bir tahta çubuk veya eski bir plastik bıçak ile tuvalete sıyırırıyoruz.  beze yapışan, ve sıyırarak çıkaramadığımız kakalı kısmı ise çok az bir suyla bezin dışından oğuşturarak yıkıyoruz (atık su küvette musluğun altına koyduğumuz bir kovanın içinde birikecek şekilde). sonra da temizlenmiş bir şekilde (ıslak olması önemli değil) ıslak bez torbasına bırakıyoruz.

kakayı temizlemek için daha farklı yöntemleri de dilerseniz şu videodan izleyebilirsiniz. (video ingilizce)

elimizdeki bez sayısına ve çamaşır makinamızın büyüklüğüne göre, bezlerimizi ikinci veya üçüncü günün sonunda yıkayabiliriz. bizim elimizde ekstra bezimiz olduğu ve günümüz çok koşturmacalı geçtiği için kirli bezlerimizi genelde üçüncü günün sonuna kadar bekletiyoruz. kakalı bezlerimizi önceden temizlediğimizden, koku konusunda da sıkıntı olmuyor. yine makinamızın kapasitesi de büyük olduğu için üç gün boyunca biriken bezleri (yaklaşık 12-15 adet) tek seferde rahatlıkla yıkayabiliyoruz.

bezleri yıkama rutinimiz:

öncelikle, biriken bütün bezlerimizi, 30-60 dk arasında, lekelerin daha kolay çıkması için soğuk suyla duruluyoruz. soğuk suyla ön yıkama yapmanın bezin temizlenmesine pek katkısı olmuyor. siz isterseniz bu adımı geçebilirsiniz. ya da soğuk suyla durulama yaptırmak yerine, önce sıcak suyla durulama veya yine sıcak suyla ön yıkama yapmayı da seçebilirsiniz (yaklaşık 1 saat). biz sıcak veya soğuk (deterjansız) durulama sonrasında, yaklaşık 2-2.30 saat kadar, ana yıkama ve ardından da ekstra durulama yapıyoruz.

burada özellikle altını çizerek belirteyim; bezlerimizin üzerindeki bakterilerin ölmesi için mutlaka ve mutlaka sıcak (min 60 derece) su kullanmamız gerekir. kullanacağımız deterjanın miktarına, yıkadığımız bez sayısına göre deneme-yanılma yöntemiyle karar verebiliriz. bezlerimiz oldukça kirli olacağı için genelde önerilen miktarın biraz fazlasını kullanmamızda sakınca olmayabilir. bu durumda deterjanın çok iyi arındığından emin olmak için extra durulamayı mutlaka yaptırmalıyız.

bezlerimizin temiz olduğunu veya temizlenmediğini nasıl anlarız?

her ne kadar makinadan çıkınca bezlerimiz temiz gibi görünse de, özellikle sentetik ve kalın bezlerde çiş, bezlerin alt katmanlarında iyice emileceği için, çok iyi temizlenmemiş olabilir. bizler de bunu her zaman farkedemeyebiliriz. ileride sızıntı ve amonyak kaynaklı pişik problemlerinden kaçınmak için, öncelikle bezlerimizin çok iyi bir şekilde temizlendiğinden emin olmamız gerekiyor.

eğer bezlerimizden, henüz yıkanmış olmalarına rağmen, burnumuzu dayadığımızda derinlerden bir koku geliyorsa, bu koku bezin iç katmanlarında biriken çiş kokusu olabilir. ya da, bebeğimize yeni bez takar takmaz, ilk çişle birlikte dışarıya yayılan keskin bir koku hissediyorsak ve bu koku bizi rahatsız ediyorsa, bu da bezimizin iyi temizlenmediğine bir işarettir.( banyoda bekleyen kirli bezlerde ise, 1-2 gün sonra benzer bir koku oluşması doğaldır). bezimizin yeterince temizlenmediğine dair ikinci bir işaret ise bebeğimizin poposunda oluşacak kızarıklık ve pişiklerdir (bebeğimizin pişikleri mantar enfeksiyonu da olabilir, bu durumda mutlaka bir doktora danışmalıyız).

diğer taraftan, bebeğimiz sürekli pişik oluyorsa (ve mantar enfeksiyonu yoksa) bunun bez kaynaklı olduğunu düşünebiliriz (eğer tercih edersek, bebeğimizin pişiği geçene kadar 1-2 gün atılabilen bez kullanıp, sorunun yıkanabilir bez kaynaklı olup olmadığını da tespit edebiliriz.)

bezlerimizi yıkarken kokusuz/parfümsüz deterjan kullanmamız önemlidir. eğer kullandığımız deterjan kokulu bir deterjan ise yapay kokular bezde saklı kalan çiş kokusunu da bastıracağından problemin farkedilmesini geciktirecektir. ileride bezlerimizle ilgili problem yaşamamak için, en başında, deneme yanılma yöntemiyle, iyi bir “yıkama rutini” oluşturmamız gerekir. (SICAK veya SOĞUK SU ile durulama+ SICAK SU ile ana yıkama+ SICAK veya SOĞUK SU ile ekstra durulama)

bezlerimiz neden iyi temizlenmezler?

bezlerimizin iyi temizlenmemesinin sebeplerinden biri şebeke suyunun sert olmasıdır, bu durumda deterjanımız sert suda etkili bir şekilde çalışamaz. ikinci olarak, sert suyun içindeki mineraller bezlerin üzerinde birikebilir ve bu durum detarjanımızın etkisini azaltır. deterjanımızın içinde şebeke suyumuzu yumuşatan (eğer suyumuz sert ise) bir etkin madde olup olmadığına dikkat etmemiz gerekir. eğer yoksa, suyumuzu orta derecede yumuşatan ek bir deterjan da kullanabiliriz. eğer suyumuz çok yumuşaksa yine problem yaşayabiliriz. bu durumda da bezlerden deterjanın arınması zor olur. şebeke suyumuz yumuşak ise daha az deterjan kullanmayı deneyebiliriz.

bezlerimizin üzerinde biriken ve temizlenmesine engel olan başka bir madde de amonyaktır. eğer bebeğimizin çişi bezin katmanlarında sürekli kalır ise, deterjan bezin üzerinde biriken bakterilere tutunarak bir kalıntı oluşturur. bu bakteriler, bebeğimiz çişini yaptığı zaman, bezin üzerinde amonyakın oluşmasına fırsat verir. ve bu durumda bebeğimizin cildinde amonyak yanması denilen kızarıklık ve pişik durumu gözlenebilir, bezler kokar ve sızıntı yapar. bunun en büyük sebebi deterjanımızın etkili çalışmamasındandır. bezlerin üzerindeki bakteri temizlenmediğinden, kendimizi, sürekli tekrar eden bir çözümsüzlük sürecinin içinde bulabiliriz.

yukarıda bahsettiğim farklı sebeplerden dolayı bezlerimizi kullanamıyorsak, bu durumda ilk yapmamız gereken, ingilizce de “stripping” denilen bir yöntemle bezlerimizi temizlemek olmalıdır. fakat bu yöntem, bezlerimizi “temizleme rutini” olmamalıdır. stripping, haftalar ve belki aylar boyunca doğru temizlenmemiş bezleri normal durumuna getirmek için yapılması gereken ekstrem bir işlemdir. bu yüzden bezlerimizi “strip” eder etmez, bezlerimizin  daha iyi temizlenmesi için ciddi bir “yıkama rutini “ oluşturup her yıkama sonrasında bezlerimizin temiz olup olduğundan yüzde yüz emin olmamız gerekir.

özetle, bezlerimizi öncelikle strip etmeli, sonraki aşamada ise, ya detarjanımızı değiştirerek daha etkili bir deterjana geçiş yapmalı ya da daha fazla deterjan kullanmalı, veya daha fazla durulama yaparak (sıcak suyla) optimum rutini oluşturmalıyız.

bezleri strip etme yöntemi:

(bezleri stripping yöntemini, şu forumdaki yaklaşık 50 sayfayı okuyarak ve bunları kendi deneyimlerimle karşılaştırarak özetlemeye çalıştım. aşağıda bahsedeceğim yöntemlerin,  herkesin işine yarayacak standart bir reçete veremeyeceğini de belirtmek isterim. ingilizce bilen arkadaşlar vediğim linkteki foruma girip daha ayrıntılı araştırma yapabilirler. )

bezleri strip etmek için en basit ve en güvenli yöntem sıcak su ile 4-6 defa deterjansız yıkamaktır. bu yöntem bütün problemleri çözmeyebilir, ama bezlerdeki kalıntıların temizlenmesi için iyi bir başlangıç olacaktır. bezleri strip etmek için bu yöntem yeterli gelmez ise, ve bezler hala kokmaya devam ediyorsa, bu durumda çamaşır suyu kullanılabileceği belirtilmiş forumda. fakat çamaşır suyunun da özellikle doğal kumaştan yapılmış bezleri tahriş edip yıpratabilme riski olduğu için,  önce bezin üzerindeki kullanma talimatlarını okuyarak karar vermemiz gerekiyor . bezleri kurtarmak için çamaşır suyu kullanacaksak, bu durumda ¼ kap kadar çamaşır suyunu, makina suyu aldıktan sonra eklememiz tavsiye ediliyor. bezin üzerindeki bakterileri öldürmek için diğer bir yöntem olarak, bezlerin altı kısık kaynak su dolu bir tencerede 10 dk kadar kaynatılması ve  sonrasında, çok minik bir miktar (bir tatlı kaşığı kadar) bulaşık detarjanıyla sıcak suda yıkanması önerilmiş .( eğer bebeğimiz mantar enfeksiyonu geçirdiyse, bezlerin  çamaşır suyuyla sanitize edilmesi gerekiyor . bu durumda da yine ana yıkamaya ¼ kap çamaşır suyu eklenmeli). son olarak, bezlerdeki pişik kremleri, yumuşatıcı veya diğer leke ve yağların çıkarılması için, problemli kısımların bulaşık deterjanıyla ovalanıp, makinada ana yıkama öncesinde durulanması tavsiye ediliyor.

özetle,  bezleri strip etme işlemi; bezlerimiz üzerindeki mineral kalıntılarını yok ediyor, yanlış yıkamadan kaynaklanan problemleri düzeltiyor, ve bebeğimiz için kullandığımız ürünlerden gelen diğer kalıntıları temizliyor.

ben çamaşır suyu yöntemini özellikle çevresel sebeplerden dolayı tercih etmiyorum. bu yüzden size de bu yönde tavsiyede bulunmuyorum. yine de kullanmaya karar verirseniz, belki bu işlemi yapmadan önce, elde yıkacağınız tek bir beze küçük miktarda çamaşır suyu uygulayarak işe yarayıp yaramayacağını deneyebilirsiniz. buna alternatif olarak, çamaşır makinanızı eğer yüksek derece sıcaklığa ayarlayabiliyorsanız, yine tek bir bezi beyazlarla 80-90 derecede yıkayıp sonucun ne olacağını test edebilirsiniz. ben geçmişte problemlerle karşılaştığım zaman 3-4 defa sıcak suda yıkayarak iyi bir sonuç elde edebildim. sizlere de önce bu yöntemi denemenizi tavsiye ederim.

bütün bu stripping aşamalarına ve iyi bir yıkama rutini oluşturmamıza rağmen, bezlerimiz kokmuyor fakat hala sızdırıyorsa, bebeğimiz çok çis yapıyor olabilir. bu durumda, bebeğimizin altını bağlarken, özellikle de cepli veya hibrit bezler kullanıyorsak, kenevir, bamboo ve pamuk gibi doğal kumaşlardan yapılmış ek bir emici kat bez eklemek sorunun çözümüne yardım edecektir.

77 Responses to yıkanabilir bezler- 3. bölüm: yıkanabilir bezlerin temizliği

  1. Aslında bir yandan çok hevesleniyorum yıkanabilir beze. Ama bir yandan da ya çok zahmetli gelir de altından kalkamazsam diye korkuyorum. Bu güzel yazı dizisi için çok teşekkürler, emeğine sağlık. Sırada ennnn merakla beklediğim yazı olan çocuk kitapları var sanırım, değil mi? :)

    • çocuk kitapları gelecek, ama ne zaman bilemiyorum. gerçekten yorucu oluyor bu yazı dizilerini çıkarmak. sanırım önce biraz kendi istediğim konularda yazmak ve dikiş için zaman ayıracağım.

  2. Bu ayrıntılı yazı için çok teşekkür ederim. Tarif ettiğiniz strip etme yöntemini mutlaka deneyeceğim, yaklaşık 6 aydır (sadece arada) kullandığım yıkanabilir bezlerde bir kötü bir koku oluşmaya başladı. Beze çiş geçince ortaya çıkıyor. Yazınızı okuyunca acaba bezlerimiz tamamen temizlenmemiş olabilir mi diye aklımda geçti. Ama asıl merak ettiğim konu: nasıl bir deterjan kullanıyorsunuz ve sirke, soda veya başka bir şey de kullanıyor musunuz? Şimdiye kadar markette satılan standart deterjanlardan kullanıyorum ama çevreye ve sağlığımıza daha az zarar veren bir alternatifi arıyorum.

    • sevgili dalin, çok teşekkür ederim. ben yurtdışında yaşadığım için kullandığım deterjanlar buradaki sisteme göre değişiyor. siz TR de misiniz? aslında amerika da, bazı bebek bezi gruplarında bezlerin iyi temizlenmesi için standart deterjanlar kullanılması öneriliyor, doğal deterjanların bezleri iyi temizlemeyeceği iddia ediliyor. ben doğal bir deterjan kullanıyorum ama önerilen miktarın neredeyse 2-3 katını kullanmak zorunda kalıyorum( genelde 15 adet bez için, artı iç emici katlar vs). facebook daki yıkanabilir bez grubunda deterjan konuları konuşuluyordur tahminim , siz üye misiniz? eğer yıkama rutininiz üzerinde değişiklikler yaparsanız, biraz deneme yanılma yöntemiyle iyi bir sistem yakalayabilirsiniz. böylelikle o kötü kokudan tamamen kurtulacağınızı düşünüyorum.

      • Anladım, blogunuzda biraz daha bakınırken yurtdışında yaşadığınızı anlamıştım. Evet, ben Türkiye’deyim ve burada az da olsa birkaç farklı marka ekolojik deterjan satılıyor. Henüz denediğim bir marka yok, belki ileride biraz araştırırım. Ama ilk önce bir süre soda, karbonat, sirke ve benzeri malzemeleri denemek istiyorum. Sonbaharda da kestanelerle yıkamayı deneyeceğim, onu bir sitede okudum ve çok da merak ediyorum. Eğer sonunda etkili bir yöntemi bulabilirsem fb grubunda (üyeyim evet) ve belki burada da paylaşabilirim.

        • sevgili dalin, soda, sirke, karbonat kirli bezleri temizlemek için çok etkili olmayabilir. hoş bu konuda bir deneyimimde yok açıkcası. ben hep ekolojik deterjan kullandım. çiş iyi temizlenmeyince amonyak sıkıntısı da oluşuyor. siz iyice temizlendiğinden emin olmaya çalışın ki bezler ileride kullanılamayacak duruma gelmesinler. kolaylıklar diliyorum.

  3. aslında ilk bebeğimden beri hazır bezi hiç sevemedim.. fakat ybb cesare de edemiyorum.. sizin yazınızı da ayni heyecanla okudum ama bi yanım tamam diyor bir yanım ise o rutini devam ettiremezsin diyor..

    • kararli olmak gerekiyor gercekten. yapabilirsem olur, yapamazsam vazgecerim tavri alinca basarisizliga gidebiliyor. olur, yapariz, hallederiz diye dusununce de oluyor, neden olmasin?

  4. Husracim bu yazi dizisi icin harcadigin emege ne kadar tesekkur etsek az kalir. Ben de yikanabilir bezleri yeni tecrube etmeye basladim. Gunduz cogunlukla yikanabilir bez, geceleri hazir bez kullaniyorum. Henuz 4 adet dis, 6 adet ic bezim var. Aldiklarim babyneo yeni nesil olanlardan ama burada okuduklarimdan sonra biraz tedirgin oldum acikcasi.TR’de fazla marka alternatifi yok. Birkac adet daha yikanabilir bez satin almayi planliyorum. Sanirim babyneo tek bedenlerden alacagim. En azindan bunlarin ic bezinin bir tarafi bambu imis. Ozellikle temizlikle ilgili verdigin bilgiler cok makbule gecti. Bezlerin temizligini bundan sonra yazdiklarina dikkat ederek yapacagim.

    • asıl ben tesekkür ederim Duygu cum, vakit ayırıp okuduğun için. keşke organik prefold bez üretilse tr de, anane methodu ama inanılmaz kolay, temiz ve güvenilir. videolarda kendimiz prefoldları nasıl dikebiliriz i paylaşmıştım sanırım, vaktin olunca bir göz at istersen.

      • Videolara goz attim. Prefoldlari bebegin kilosuna gore yeniden hazirlamak gerekecegi ve dikimi icin de ugras gerektigi icin flat bezler bana daha mantikli gorundu. Sen ne dersin?

        • Flat bezlerde mukemmel bir cozum,eski battaniyeler,hatta kullanilmamis buyuk emici mutfak bezler de bu amac icin kullanilabilir. Uzerine derleyip toplayan bir de cover gecirdin mi tamamdir. Ben bu hafta soaker diktim mesela, eski yun kazaklardan, o kadar şirin ve kullanışlı oldular ki…internetimiz yok su anda,ilk firsatta paylasacagim.

  5. Merhaba. Yıkanabilir bezlerim üzerinde en fazla 40 derecede yıkanması gerektiği yazıyor. 90 derecede yıkamak zarar vermeyecekmi?

    • sevgili Derya, evet, bir cok yikanabilir bezin uzerinde benzer uyarilar var. fakat kendi deneyimlerim sonucunda kanaat getirdim ki, bezler düşük derecede iyi temizlenmiyor ve bir müddet sonra koku oluşuyor. tabii sadece sıcaklık değil etkileyen, deterjan ve suyun sert veya yumuşak olması da sonucu etkiliyor. bezlerinizin temizlenmediğini düşünüyorsanız veya koku veya pişik probleminiz varsa, sıcaklığı az artırıp diğer tavsiye ettiğim yöntemleri deneyebilirsiniz. bezleriniz yüksek derecede yıkanırsa ömrü kısalıcaktır, ama kullanılmaz hale geleceğini düşünmüyorum, zira ben de 3-4 yıkamada bir yüksek sıcaklıkta yıkama zorunluluğu duyuyorum. lütfen siz de riskleri bilerek kararınızı verin.

  6. Merhaba Hüsra hanım, artık İnstagram hesabınızı kapattınız mı? İnşaallah bloğunuza devam edersiniz. Çünkü gerçekten paylaştıklarınızdan çok fazla istifade ediyordum. Hayatımda bir çok farkındalık oluşmuştu. Tekrar görüşmek dileğiyle…

    • sevgili Nurhan, instagram hesabımı dondurdum ( ara verme butonuna tıkladım, herhalde silinmemiştir :)). bu aralar, ekin in iyice hareketlenmesiyle, çok yoğun geçen günlerimizin sonunda, instagramı düşünebilmek gibi bir lüksüm olamayacağına karar verdim. bir müddet instagram da olamayacağım. kısa mı uzun mu sürer bu ayrılık, henüz bilemiyorum. fakat bloğu kapatmıyorum. buradayım :) paylaşmak istediğim onlarca yazı varken, ve sizlerle iletişimimizi bu kadar önemserken, blogu kapatmayı düşünemem. sadece aynı anda dört işe yetişebilmem, “şu an için” mümkün değil.

      çok teşekkürler, sevgiler….

  7. Zaman ayırıp cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederim.. İyi olmanıza sevindim. Heyecanla yazılarınızı bekliyorum. İnşaallah bir gün tanışma imkanımız olur. Sevgilerimle..

  8. Merhaba,
    Paylasımlarınızı ilgiyle takip ediyorum ve çok faydalanıyorum. Bir yerde, geceleri yastığa başınızı koyduğunuzda sabah tekrar kalkıp yeni şeyler öğreneceğiniz için mutlu olduğunuzu yazmıştınız. Bu cümleniz beni çok düşündürdü. Kendi iç dünyamla hesaplaşmaya götürdü. Merak duygunuzun sönmemiş olması, içsel yolculuğunuzun devam ediyor olması beni de kendimi sorgulamaya itti. Çünkü çocuklarımı iyi, vicdan sahibi, sisteme yem olmadan, kendini bilen bireyler olarak yetiştirmeye çabalamaktan başka kendi adıma, kendim için bir hedefim, hobim olmadığını fark ettim. Size bakıyorum, dikiş dikmek, alışveriş yapmamak, sade yaşamak içsel yolculuğumun bir parçası yazmışsınız. Peki nasıl bir içsel yolculuk bu, biraz açmanız mümkün mü? Yani alışveriş yapmayınca, dikiş diktiğinizde neler hissediyorsunuz? Kendiniz adına neler keşfediyorsunuz? Her sabah kalktığınızda sizi heyecanlandıran sebep ne? Sanırım benim yaşama sevincim sönmüş, bu zamana kadar kendimi tanımak adına hiçbir şey yapmamışım. Ben kendimi nasıl keşfedebilirim? Siz nasıl yaptınız? Bana tavsiye edeceğiniz kitap, video..vs neler olur?
    Teşekkür ederim, sevgilerimle…

    • merhaba Didem, çok teşekkür ederim. tam olarak nerede ve nasıl yazdığımı hatırlamıyorum. özetle şöyle açıklamaya çalışayım.

      kendi iç dünyamızı keşfetmenin birinci adımı kendimize yer açmak, yani kendi hislerimizi, doğamızı ve fıtratımızı keşfedebileceğimiz zamanı kendimize tanımak. bunu yapabilmenin ilk şartının da sadeleşmek olduğunu düşünüyorum ben. sadeleşmek sadece alışverişi azaltmak anlamında değil elbette, çok yönlü bir sadeleşmeden bahsediyorum. bize zarar veren toksik ilişkilerden kurtulmak, zihnimizi ve bedenimizi gereksiz yoran işlere son vermek gibi. bizi sürekli meşgul edenler, mesela fuzuli alışveriş olabilir, temizlik saplantısı olabilir, kariyer hırsı olabilir ( eğer kendi isteğimiz dışında, toplum baskısı ile devam ediyorsak), sosyal medya olabilir, internet bağımlılığı, vs… olabilir. kendimizle baş başa kalmamız için, çok ciddi bir arınmaya ihtiyacımız var ve bu gerçekten kolay değil. lakin bunu başarabildiğimiz anda, yani kendimize yer açtığımız vakit, sizin bana sorduğunuz soruların cevapları da yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başlayacak.

      mesela sosyal medyada çok severek takip ettiğim, bilgisinden faydalandığım hesaplar var. fakat kurulan sosyal medya sistemi, bu bilgiyi benim istediğim veya sadece o bilgiye ihtiyaç duyduğum vakit almamı engelliyor. sen istesen de istemesen de ben bu bilgiyi senin önüne dökeceğim diyor. halbuki bu çok tehlikeli, ve hepimiz buna normal bir durum gibi razı oluyoruz. o vakit, ihtiyaç duymadığımız anda, veya hazır olmadığımız vakitte üstümüze yıkılan bu bilgiyle de yaşamak zorundayız. bu aktarimin 4-5 kisi degil de, yuzlerce kisi tarafindan, her gun sistematik bir şekilde yapildigini dusunun mesela. elbette benim kendimi kesfetmeye, kendi ihtiyaclarimi anlamaya, kendi merak ettigim sorulari sormaya vaktim olmayacak. ne de buna ihtiyac duyacağım.

      benzer şekilde, eğer zihnimizi sürekli evin eşyalarını yenilemek, yeni, hoş, estetik kıyafetler edinmek, vs. ile meşgul ediyorsak; elbette, etrafımızı gözlemeye, kendimizi bilmeye vaktimiz kalmayacak. veya sürekli bir misafirlikten diğerine koşuyor, beni düşüncelerimle değil de sahip olduklarımla değerlendiren arkadaşlarımla vaktimi geçiriyorsam, ben de onlara dönüşeceğim.

      başka bir bakış açısıyla şöyle de düşünebiliriz. zamanımızı ne için harcıyorsak, hangi yönde çabalıyorsak beynimiz de o işte mükemmelleşmek için bağlantılar kuruyor ve bu bağlantıları güçlendiriyor. yani ne için uğraş veriyorsak, biz de ona dönüşeceğiz. o halde kendimize şu soruyu sorabiliriz: ben neye dönüşmek istiyorum? bana verilen bu ömrü nasıl değerlendirmek istiyorum?

      hayat, bize bahşedilmiş bir armağan. merak etmek her insanda var olan bir duygu. ne zaman ki kendimize yer açacağız, sadeleşip, yavaşlayacağız, o vakit kendimizi keşfetme yolculuğumuz da başlayabilecek.

      • Sevgili Hüsra,
        Bu yazdıkların beni de çok düşündürdü. Ve ciddi anlamda sadeleşmeye karar verdim çünkü kendimle baş başa olmaya, kendimi keşfetmeye gerçekten hiç vaktim olmadığını fark ettim. Buna vakit ayırmayan da yine benim. Sosyal medya insanı çok oyalıyor. Bir süre sonra bağımlılık yapıyor. Ve o saydığın fuzuli oyalanma davranışlarından kurtulmak ciddi irade gerektiriyor. Birkaç gün boyunca telefonu elime almadım ve ben şimdi neyle meşgul olsam acaba dedim. :) Hayatımın büyük bir bölümünde sadece ders çalışmışım. Vaktimi nasıl geçireceğim konusunda büyük bir boşluğa düştüm gerçekten. Dikiş, örgü ile uğraşırken acaba bu da bir tür oyalanma davranışı oluyormu diye düşündüm. Çünkü zevk aldığım için mi yapıyorum yoksa oyalanmak için mi, tam kestiremedim. Sanırım zamanla cevapları bulacağım senin de yazdığın gibi.

        • konuyu kendi perspektifimden değerlendirecek olursam; dikiş dikmek, örgü örmek, yazmak gibi aktiviteler, beni oyalamaktan ziyade, hayatım boyunca uğramaktan korktuğum, içimde saklı, gizli bir köşeye doğru bir yolculuk yapmamı sağlıyor. bana cesaret veriyor. ortaya her yeni bir iş çıkardığımda yeni fikirlerin de ardı arkası kesilmiyor. buna ilaveten, kendimizi dinleyeceğimiz, şu işi de bitireyim demeyeceğimiz vakitler de çok değerli, biraz daha derinleşmek ve keşiflere yol açmak için. mesela indigeneous topluluklarla ilgili okumalar yaparken, benim en çok dikkatimi çeken uzun süre herhangi bir iş yapmadan ve konuşmadan oturmaları ve hatta bu şekilde saatler geçirebilmeleri olmuştu. modern toplumlarda ise bu vakit kaybı olarak görülür, hatta can sıkıntısından delirme noktasına bile gelebilir insan. elbette doğru budur, yanlış budur demek yerine ilham almak daha yerinde olur. kısa sessizlik zamanlarında özümüze doğru bir içsel yolcuğun kapılarını açabilme yetisini de kazanabiliriz belki.

          • Hüsra merhaba,
            İnstagrama ara vermenden sonra yukarıda Didem hanımın yorumuna yazdığın cevap öyle iyi geldi ki anlatamam.Bahsettiğin sadeleşme süreci benim açımdan fazla hızlı gitmese de ben de yavaş yavaş geçiyorum bu süreçten. Ve sen en büyük ilhamımsın. Bahsettiğin toksik ilişkilerden ya da toksik insanlardan uzak durmak çok kolay olmasa da zamanla bu işi de öğrenir gibiyim. Sosyal medyadan elimden geldiğince uzak duruyorum. Kablosuz internet ve radyasyon üzerine paylaşım yaptığından beri bu konuda da daha temkinliyim. Ne olur daha çok yaz. Yıkanabilir bez konusunda da epey yol kattetim sayende.
            Daha önce kısa süreli ve yakın yerlere birkaç kamp tecrübemiz olmuştu. Bu yıl ilk kez iki çocukla uzak mesafe ve sürede kamp yaptık ve çok keyif aldık. Ailemize çok iyi geldi adeta kendimizi bulduk. Ve devam etmeye niyetliyiz. Bu sadeleşme sürecinde kamp hayatından öğreneceğimiz çok şey var. Dikiş makinesi aldık. Flat bezleri kendim hazırladım. Eşimin yaptığı banklara eşim minder kılıfı dikti. Ben de az da olsa yardımda bulundum. Çocuklarla çok fazla elim değmiyor. Ama değeceği zamanlar da gelecek inşallah. Epeyce şey birikmiş. İçimi döktüm burada. Blogda yayınlayacaklarını dört gözle bekliyorum. Sevgiler…

            • merhaba Duygu, sizden haber alabilmek cok cok keyifli. cok tesekkur ederim bu paylasimin icin. bebisimiz nasil? hizli hizli buyuyup ablasina yetisme konusunda emin adimlarla ilerliyordur eminim.

              tam kamptan soz acilmisken, ve biz de kamp deneyimlerimize yenilerini katiyorken, cocuklu aileler icin kamp hayati basliginda bir blog yazisi girmeyi dusunmustum ben de. yani, bloga eklenecek yazilar listesine bir yenisi daha eklendi :)

              inanir misin, belki de son 6 aydir, zamanin nasil aktigini farketmiyoruz. ne ben, ne de Bulent. bir taraftan zaman hizli hizli akiyor, diger taraftan guzel degisimler yasiyoruz. yeni kesifler, donusumler… ustelik, cok cok sukur, zihnim nihayet cok daha berrak, bedenim zinde. guzel bir enerjiyle doluyum. zaman kisitlamasi olmadan, ozgurce yazabilecegim gunleri de ozluyorum acikcasi. diger taraftan, elimin altindan kacirmak istemediklerim belki cok daha kiymetli su anda. maalesef denge kurma konusunda hic bir zaman basarili olamadim. blogu, instagrami, kalpten kalbe bir paylasim araci olarak gordum hep, belki de ticarete dokemedigim icin bu dengeyi kurmada pek basarili olamiyorum, ne dersin? :)

              sImsIkI sariliyorum sana, butun aileye kucak dolusu sevgilerimi gonderiyorum…

              • Ben de sizden haber aldığıma çok çok sevindim. Aileniz adına böyle güzel şeyler olduğunu duymak da çok güzel. Bebek 9 aylık oldu. Evet hızla büyüyor.
                Ne, kampla ilgili bir yazı mı 🤩Bu Harika bir haber. Haklısın bu işi senin gibi ticarete dökmeden yapan çok az insan var. Senin adına kolay olmadığını tahmin ediyorum. IG ye dönmemek size iyi geliyorsa öyle devam etmen daha iyidir eminim. Ama zamanın oldukça blogda aktif olup yazabilirsen çok kıymete geçecektir. Aktaracağın çok önemli bilgiler ve dokunacağın kalpler var. Sana bir şekilde ulaşabildiğimiz ve bize zaman ayırdığın için çok teşekkür ediyorum.
                Ben de sımsıkı sarılıyorum. Bizden de size kucak dolusu sevgiler…

  9. Canim Husra hanim, instagram sayfaniz kapanmis. Cok uzuldum. Sizin paylasimlariniz babana cok iyi geliyor. Insallah tekrardan gorusmek uzere. Allaha emanet olun hayirli ramazanlar.

  10. Merhaba Hüsra Hanım(içimden Hüsracığım demek gelse de:)
    Sizden keşifler yazısında yorum kısmında kitap tavsiyesi(beğendiğiniz, ukunuzu açan; sağlık, farkındalık, kişisel gelişim,ebeveynlik,psikoloji vs alanlarında) rica etmiştim, belki onca yoğunluk arasında unutmuşsunuzdur belki de yazdınız ben göremedim.
    Siz başlı başına benim için bir çok konuda farkındalık oluşturdunuz,çok iyi geliyorsunuz ruhuma. Kocaman ailenize kucak dolusu sevgiler..

    • Sevgili Tuğçe, ben sizin yorumunuzu onaylamayı unutmuşum, lütfen kusura bakmayın. Bu aralar çocukların portfolyo dönemi var, bahçe işleri ve miniklerin peşinde koştururken, günlerimiz çok yoğun geçiyor. kitap sorusunu hatırlıyor gibiyim. Bu soruya geçmişte yanıt verdim, ama bölük pörçük kim bilir nerelerde, veya instagramda yorumlarda olabilir. En iyisi tekrar bir liste yapıp blog postu olarak paylaşmaya çalışayım yakın zamanda. yalnız önce şu portfolyo dönemini de bir atlatalım hayırlısıyla…Çok çok sevgiler…

  11. Ya neden kapattınız ınstagram ı. Paylaşmasanız bile eski yazılarınızı okuyordum arada.bana motivasyon oluyordu. Keşke gelseniz tekrar

    • Çok sağol Müge, benim için de bu kararı vermek kolay olmadı. Başlangıçta kısa bir süre için dondurmuştum, ama biraz uzayacak sanırım. İnstagramı bir çok yönden seviyorum, edindiğim güzel bilgilerin yanı sıra arkadaşlarımla da iletişimimi çok kolaylaştırıyor. Diğer taraftan çoğu zaman da kendimi engin bir bilgi denizinde boğuluyor ve sanki bombardımanda gibi hissediyorum. Üstelik bu aralar, özellikle ev hayatımız bu kadar yoğun geçiyorken, instagramda harcadığım zamanı kendime pek açıklayamıyorum. Bera da aynen Ekin yaşlarındayken yine çok yorulup aniden kapatmıştım, hatırlıyorsun belki sen de. maalesef o zamanlar geçici kapatamıyorduk, tamamen kapatıp silmiştim. Umarım bu sefer yerinde duruyordur hesap :)

      • Evet ilk kapatmanizi hatırlıyorum. Tekrar sizi bulunca cok sevinmistim.Umarım işlerinizi halleder gene geri dönersiniz.ben şimdilik buradaki yazılarınızı okuyacağım 😊 Sevgiler.

    • oyun evinin herhangi bir markası olduğunu zannetmiyorum. waldorf oyuncakları satan bir siteden almıştım, nova natural dı sanırım, epey oldu , 7 sene kadar, inanın ben de pek hatırlamıyorum :(

  12. Merhaba Hüsra abla, sizi çok özledin. Rabbim işlerinizi kolaylaştırsın. Şimdiden hayırlı bayramlar..☺️

  13. Sizin anneliğinizdeki güzelliğiniz çocuklarınıza ne kadar da güzel yansımış. Benim 12 ve 8 yaşında kızlarım var. Yurtdışında yaşıyoruz. Türkiye ye gittiğimizde ipad, oyun, film konularını kontrol etmekte zorlanıyorum. Dönünce de bu etki devam ediyor haliyle. Arkadaşlarından görüp oynuyor. Eskiden çok kitap okuyan kızım oyunlar yüzünden artık okumuyor. İzin vermeyince dünyanın en kötü annesi oluyorum. Sizin kızınızda bu tür istekler oluyor mu? Yaklaşımınız nasıl oluyor? Bir gün isterse cevabınız ne olur? Arkadaşlarından etkileniyor mu?

    • sevgili Senay, bilgisayar/ipad de oyun oynama konusunda bizim kurallarimiz kati. amaca donuk teknoloji kullaniminda ise cok daha esnegiz. cizgi film, oyun konusunda kurallarimiz kati cunku gecmisteki deneyimlerimiz bize gosterdi ki bunun azı, çoğu olmuyor. günde yarım saat, bir saat çocukları bağımlı yapmaya yetiyor. günün geri kalanını da boşluğa düşmüş bir şekilde geçiriyorlar, ve sürekli talep etmeye başlıyorlar. 5 dk, 10 dk derken bir bakıyoruz ki bu durum anne babanın da çocuğu oyalamak için işine gelmiş, ve bir girdabın içine girilmiş. o yüzden sıfır oyun, haftasonu 2 saat ve özel günlerde artı 2 saat film, ve bu limitleri koruma konusunda hep kararlı davranıyoruz. çocuk her zaman talep edebilir elbette. ailede kuralları hatırlatmakla ve kararlı durmakla yükümlü. tabii bu demek değil ki biz en doğrusunu biliyoruz ve uyguluyoruz. evde eğitim yaptığımız için bizim şartlarımıza en uygun olan seçenek bu, aksi taktirde işin ucunu kaçırmamak neredeyse imkansız. üstelik çocukların eline kablosuz internete bağlı ipad/iphone vermek, maruz kalınan radyasyon seviyesi çok yüksek olduğu için kesinlikle tavsiye edimiyor. aynı şekilde bilgisayardan film izlemek, eğer ki kablosuz internet üzerinden izleniyorsa, yine çok tehlikeli. bizim ipad ve bilgisayarlarımız şifreli ve hiç bir oyun yüklü değil, çocukların ulaşımı da böylelikle mümkün olamıyor.

  14. Merhabalar,

    Okulsuzluğun altına yorum bırakamadığım için buradan yazıyorum. Öncelikle bloğunuz ve gösterdiğiniz bu güzel çabalar için sizi yürekten kutluyorum. Benim size bir sorum olacak. 2012 kasım ayında doğmuş bir oğlum var. Normalde önümüzdeki Eylül’de okula başlayabilir. Ancak anne ve babanın isteğine bağlı olarak bekletiledebilir. Biz bekletmek istiyoruz. Hem (4yaş-5yaş-6yaş olmak üzere) anaokuluna gittiği için, hem buradaki okul sistemine karşı bir tepkimiz olduğu için hem oğlumuz (eylül ayında okullar başlarken) henüz 72 ayını doldurmamış olacağı için bir sene okulsuz öğrenmesini teşfik etmek istiyoruz. Aslında sebepler daha fazla ama bu kadarını aktarmış olayım. Eşim de ben de gönderip göndermeme hususunda doğru kararı vermeye çalışıyoruz. Şu an neredeyse kararimizi verdik sayılır. Kafamıza en çok takılan şey şu; oğlumuz tekrar okula başladığında uzun süredir birlikte okula gittiği arkadaşları 2. sınıf olmuşken, onun 1 den başlayacak olması. Bu hususta nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyoruz. Siz ne düşünürsünüz bu konuyla ilgili çok merak ediyorum. Kendi meselemle sizi meşgul etmek istemiyorum ama buradaki çevrem umumiyetle göndermem ve bekletmememden yana. Ben ise, bir daha elime böyle bir fırsat geçmeyeceğini de bilerek bekletmek istiyorum.

    İlginiz için şimdiden teşekkür ederim. Yazının altına alakasız bir yorum olduğu için de kusuruma bakmamanızı rica ediyorum. Selamlar sevgiler

    Rana

    • Aslında böyle bir soruya net bir cevap vermem mümkün değil, olumlu veya olumsuz, çünkü bu süreyi nasıl geçireceğiniz çok önemli. bu bir seneyi ileriye dönük okulsuzluğu düşünmek, irdelemek, aile olarak buna hazır olup olmadığınızı görmek ve çocuğunuzu gözlemlemek amacıyla kullanmak istiyorsanız, ve ebeveynlerin ikisi de bu sürece dahil olacaksa, okula hiç başlatmamak daha iyi bir karar olabilir. yok, mutlaka seneye okula başlayacak ve ilkokula anaokuluna gittiği aynı okulda devam edecek diyorsanız, bu durumda hali hazırda var olan arkadaşlarından 1 sene geride olmasını ve çocuğun bu konudaki hislerini uzun soluklu değerlendirmeniz gerekir. diğer taraftan, bu süreçte aile ilişkilerimizi güçlendireceğiz, birlikte seyahatlere çıkacağız, çocuğumuzla birlikte yeni deneyimler kazanmak , çocuğumuzun serbest oyun özgürlüğünü desteklemek istiyoruz( tv, ipad, telefon olmadan) diyorsanız, arkadaşları üst sınıfa devam etse bile bu görmezden gelinebilir. yukarıda da belirttiğim gibi bu süreyi çocuğunuzun gelişimi için faydalı bir noktaya taşıyabilecek bir planınız varsa, çocuğunuzun duygusal gelişimini destekleyebileceğinize inanıyorsanız, olumlu bir karar olabilir. teraziyi tartıp karar vermek size düşüyor elbette.

  15. Neden instagram hesabınız kapandı dört gözle beklerdim yazılarınızı. O kadar çok şeyi fark etmemi sağladınız ki. Okulsuz yaşayamasam da sizin kadar izole olamasamda elimden geleni yapıyorum.Sevgiler

    • sevgili Evren, çok teşekkür ederim mesajınız için. bu arayı vermek inanın bana çok çok iyi geldi . 30 lu yaşlarımın başında bir değişim fırtınası yaşamıştım ve bir çok konuda farkındalık kazanmamı sağlayan bir süreç olmuştu. şimdi benzer bir değişim sürecini 40 lı yaşlarımın başında deneyim ediyorum. kendimi merkeze aldığım, ihtiyaçlarımı ve önceliklerimi tarttığım bir dönemden geçiyorum, sürekli öğreniyorum ve yenileniyorum.
      instagram hesabımı kısa süreli dondurmuştum. farkettim ki hesabımı dondurunca nihayet kendi içimden gelen sesi, dış dünyanın gürültüsü olmadan daha net duymaya başladım. bu sebeple instagram ayrılığı şimdilik uzayacağa benziyor. ama blog için güzel planlarım var. bir müddet sonra burası daha aktif hale gelecek; bunun için daha çok vaktim olacağını umut ediyorum.

  16. Tekrar merhaba,
    Cevabınız için gönülden teşekkürler.. İlk seçenek bizim için söz konusu değil, çünkü Türkiye’de yaşıyoruz ve başka bir ülkeye taşınmak gibi bir durum da imkanlarımız dahilinde değil şu an için. Dolayısıyla bir sene ara verdikten sonra okula başlayacak ve kuvvetli bir ihtimalle anaokuluna gittiği okulun ilkokuluna başlayacak. Çocuklarımın akademik hayatını düşündüğümde birincil hedefim ve dileğim öğrenmeyi öğrenmeleri ve öğrenmeyi sevmeleri. Bilhassa 1. sınıfta öğrenmeyi sevmelerini engelleyecek en büyük darbeyi alıyor bence çocuklar. Hal böyle olunca en azından ruhen daha olgunken başlatırsam okula, hasarı biraz daha azaltmış oluruz diye düşünüyorum. Zaten iPad ya da telefonla hiç vakit geçirmiyor tv karşısında ise min. Her gün ortalama 40-45 dk belirli çizgi filmler ya da belgesel izliyor. Seneye kendi ilgi alanları doğrultusunda özgürce öğrenme imkanı olsun istiyorum. Arkadaşlarından bir yıl geçte başlamış olsa, dilerim avantajları daha fazla olur onun için. Tekrar teşekkürler, sevgiler…

  17. Merhaba,
    Bende sizi instagramda arıyorum arıyorum Allah Allah diyorum Ramazan ayı boyunca sosyal medya kullanmayacağım diye söz verip hiç girmemiştim ne oldu ki acaba diyorum, şükür buradan cevabınızı gördüm. Olsun buradan daha güzel , yeter ki haber alalım gitmeyin hayatımızdan. Bana şifa oluyorsunuz
    sevgilerimle

    • Tesekkur ederim sevgili Sengul. Ben buralardayim, sadece cok yogun bir donemden geciyoruz. Instagrama ara vermek isabetli ve cok zamanli bir karar oldu. inanin bu ayriligin bir cok kazanimi oluyor, hepimiz icin. Ileride de sizlerle paylasabilmeyi umut ediyorum. Cok sevgiler…

  18. Merhaba Hüsra abla, nasılsınız? Umarım herkes çok iyidir. Bana sadeleşmekle ilgili bir kitap önermiştiniz fakat ben not almamışım. Çocukların oyuncaklarının çokluğuyla alakalı soru sormuştum buna karşılık öneride bulunmuştunuz. Bir de Zülal 9 yaşında artık kitap okumayı çok seviyor, tavsiye edeceğiniz kitaplar varsa çok mutlu olurum. Sevgilerimle ..

    • Sevgili Nurhan, cok tesekkur ederim. Hepimiz cok iyiyiz, yogun bir yaz donemi geciriyoruz. Ekin ve Bera hizla buyumeye devam ediyorlar, her gun yeni bir macera bekliyor bizi. Diger taraftan Almila 13 yasina girdi, ve 8. sinifa baslayacak. Onumuzdeki donem icin mufredata bagli ev egitimi/okulsuzluk arasinda gidip geliyoruz, arastirmalar, verilmesi gereken kararlar var. Yogunluk devam etse de cok sukur hepimiz saglikliyiz. Sadelesmekle ilgili kitabin ismi Joy of Less, yazari Francin Ray. Eger tercih edersen turkcesi de var kitabin, yazar isminden bulabilirsin sanirim. Zulal icin tavsiye edecegim kitaplar mutlaka olur. Aslinda bu konu bir yazi dizisi olacak, yas gruplarina gore ayrintili bir kitap paylasimi yapacagim. Onumuzdeki gunlerde seyahat planlarimiz var, bahce yogunlugu, Turkiye gezisi vs derken, kis aylarini bulur yine. Zaten kis aylarinda cocuklar cok daha erken uyuduklari icin mutlaka bu yazilarin hayata gecmesi icin daha cok vaktim olacak. Zulal icin onerebilecegimiz kitaplar (Turkce mi tercih ediyorsunuz? bu arada ), Enid Bloyton un kitaplari, Mysterious Benedict Society Serisi (by Tranton Lee Stewart), The Incorrigable Children of Ashton serisi (by Mary Rose Wood), Pam Munoz Ryan kitaplari (Riding Freedom, Painting the Wind, Ezperanza Rising), Wayside School serisi (Louis Sachar, Bennu cok sevmisti), Harry Potter serisi (suphesiz hem Bennu hem Almila nin en sevdigi seri), Poppy serisi (by Avi), Kate DiCamillo kitaplari (The Tale of Desperaux, Journey of Edward Tulane, vs), Peter Nimble and His Fantastic Eyes serisi (by Jonathan Auxier, bu da Bennu nun favorisi). Ilk aklimiza gelenler bunlar, ileride daha ayrintili mutlaka paylasacagim. Umarim isinize yarar bu kisa liste. Cok sevgiler…

      • Çok teşekkür ederim Hüsra abla , hemen baktım araştırdım kitapları. Birçoğunun Almancasını buldum. Umarım kütüphanede de bulabilirim. Almanya taşınalı çok kısa süre olmasına rağmen Zülal bir yıl için de 150 sayfalık Almanca hikaye kitapları okumaya başladı. Bizimse bu durum çok hoşumuza gidiyor fakat son günlerde Türkçe kitapları okumak istemiyor. Anne sen bana okur musun diyor. Tabi ki okuyorum fakat neden artık istemiyor tam anlayamadım.
        Tekrardan çok teşekkür ederim.
        Muhabbetle …

        • Sevgili Nurhan, Zulal in Turkce okumak istememesinin bir cok sebebi olabilir. Yeni bir ulkede, yeni bir dil ogrenmeye calisiyor, ve hakli olarak onu en iyi sekilde gelistirmek istiyor. Cocuklarin icguduleri cok kuvvetlidir, onlarin hislerine gore hareket etmekte fayda var. Bizimkiler de Turkce okumuyorlar. Ben de Turkiye ye giderken Ingilizce kitap goturmuyorum. Tatilin ikinci gunu solugu kitapcida veya kutuphanede aliyorlar, ve mecburen Turkce kitap secip okumaya basliyorlar. Az biraz anne motivasyonu ve tesviginden de zarar gelmez sanirim :)

  19. Sevgili Hüsra Hanım,
    İnşallah her şey yolundadır ve iyisinizdir.
    Instagram’da ve blogunuzda özellikle oyun konusundaki paylaşımlarınızın sıkı takipçisiyim. Barbie bebeklerle ilgili düşüncelerinizi ve tutumunuzu merak ettim. Kızlarınızın barbieleri var mı? Bu tarz oyuncaklar almıyorsanız, arkadaşlarında görüp istediklerinde nasıl bir yaklaşım sergiliyorsunuz?
    Teşekkür ederim.

    • Sevgili Ecem cok tesekkur ederim notunuz icin, ve gecikmis cevabim icin ozur dilerim. Bennu nun barbie bebegi var, anane ve babanne birlik olup son Turkiye gezimizde 10 yas dogumgunu hediyesi olarak almislardi. biz pek memnnun olmadik ama bennu bu bebegi kiyafet tasarimi yapmak icin uzun zamandir istiyordu. buyuk kizimin ise hic barbie si olmadi, talep de etmedi.

      acikcasi ben ozellikle kucuk yaslarda cocuklarin barbie bebeklerle oynamasini tavsiye etmiyorum. bunun bir cok sebebi var. benim icin birinci oncelikli sebebi bu oyuncaklarin plastik olmasi ve adil bir uretimden gecmemis olmalari. biliyorsunuz belki, ozellikle Cin de oyuncak fabrikalarinda calisan iscilerin cogunlugu da cocuk. bu da ister istemez vicdani bir ikilem yaratiyor. sadece barbie bebekler degil, diger plastik (veya degil), adil uretilmeyen butun oyuncaklara karsi da tutumumuz ayni.

      peki plastik oyuncaklarimiz yok mu? Var. bunlarin yuzde 95 ini cocuklar bahcede, kumda oynamak icin “mutlaka” ikinci el esya satan dukkanlardan ediniyoruz. kuralimiz bu. oyuncaklarin yeni olmamasi.

      barbie bebek konusuna geri donersek, bu bebekler (ve diger bircok ticari oyuncak), cocuklarimizi tuketim kulturunun bir parcasi olarak gorerek tasarlaniyorlar. cocuklarimiz sadece barbie bebegi edinmekle kalmiyorlar, zaman icinde makyaj seti, kiyafetleri, gardolabi vs gibi aksesuarlarini da talep etmeye basliyorlar. farkinda olmadan bir bakmissiniz alisverise her ciktiginizda elinizde yeni bir barbie torbasiyla donuyorsunuz. acikcasi biz cocuklarimizi boyle bir kulturun parcasi haline getirmeme konusunda kararli davraniyoruz. bu tuketim cilginliginin sonu gelmiyor. icine girerseniz cikmaniz cok cok zor olabiliyor. cocuklarimiza populer markalarin bebeklerini, oyuncaklarini almak, onlarin erken yaslarda bu cilginliga ortak etmemize sebep oluyor. ustelik bu oyuncaklari erken yaslarda ediniyorsak, cocuklarimizi marka, makyaj vs gibi materyalist bir dunyayla da tanistirmis oluyoruz.

      arkadaslarinin barbie bebekleri elbette olabilir, onlara gittiklerinde beraber oynayabilirler. arkadaslari da sizin evinize geldiklerinde de kizinizin oyuncaklariyla oynasinlar. hatta siz de kural koyabilirsiniz, kendi bebeklerini cantalarina atip getirmesinler. inanin oyuncak konusunda cocuklarimizi magdur edebilecegimize inanmiyorum. cocuklarimizin zihnini, safligini ve masumiyetini korumanin, onlarin cocuk olarak kalmalarini saglamanin bizim anne baba olarak oncelikli gorevimiz oldugunu dusunuyorum.

  20. Sizi redelma hesabınızdan beri ilgiyle takip ediyorum. Umarım yoğunluklarınız biraz daha azalmıştır. Zira sizden ailenizden haberler almayı özledik :) Sakıncası yoksa şunu merak ediyorum. Kalabalık bir aile olmayı tercih etmenizin sebebi nedir? Dört çocuk ve okulsuzluk zor olmayacak mı? Gerçekten sizin kadar çocuklarıyla birlikte vakit geçirmekten mutluluk duyan anneye az rastladım hatta hiç rastlamadım desem yeridir. Bunun sırrı nedir? :)
    Sevgi ve muhabbetle kalın…

    • sevgili Belma, cok tesekkur ederim. redelmadan beri takip eden dostlarin hala burda olmasini gormek inanin cok sevindirici. hepimiz iyiyiz cok sukur. firsat bulur bulmaz bir blog postu yayinlamayi dusunuyorum. instagrama neden ara verdigimi, bu yaz neler yaptigimizi anlatacagim, zira bende yazmayi ozledim :)

      sorunuzun cevabina gelince; kalabalik aile olmayi secmemizde amerika da yasiyor olmamizin da etkisi var sanirim, zira TR de cocuk yetistirme sartlarinin buraya gore daha zor oldugunu goruyorum. amerika da yasam biraz daha kaliteli, stres, sIkInti, endiseler, hayat kavgasi daha az. ulkenin gundemi her saniye degismiyor, oturmus, iyi isleyen bir duzen var. cocuklu aileler icin duzenlenen etkinlikler, aktiviteler, egitim programlari, festivaller vs. her daim var. aileyi ve cocugu merkeze alan, onem veren bir ulke burasi. ustelik etrafinizda cok cocuklu bir suru aile goruyorusunuz. sadece cok cocuklu degil, evde egitim yapan, 6-7 cocuklu ailelerle tanisiyorsunuz, onlari gozlemliyorsunuz. yani mumkun oldugunu, hatta bunu cok iyi yapan aileler oldugunu farkediyorsunuz. eger cocuklari da seviyorsaniz, kalabalik aile olmayi tercih etmek olagan bir durum haline geliyor.

      acikcasi ben cocuklarimla surekli vakit geciriyorum diyemem. cocuklar buyudukce kendi sorumluluklarini almaya basliyorlar, 1-1 gecirdigimiz vakit de azaliyor. beni mutlu eden onlari etegimin dibinde gormek degil aslinda. beni asil mutlu eden onlarin her gecen gun daha da bagimsizlastigini, hayat becerileri gelistirdiklerini, hayatlarinin sorumluluklarini aldiklarini gormek. bu anne ve baba icin inanilmaz odullendirici bir deneyim, ben acikcasi kendimizi cok sansli hissediyorum. elbette zorluklari da var, kolay degil sectigimiz yol. buna ragmen, sagligimiz elverdikce, cocuklarimiz da tercihlerini bu yonde kullandikca okulsuzluga devam etmeyi dusunuyoruz.

      sorunuzun cevabini verebildim mi bilemiyorum. bu isin oyle ballandirarak anlatabilecegim bir sirri yok inanin. hepimiz farkli farkliyiz. onemli olan, kimin hangi secimi neden yaptigindan ziyade, biz kendi secimlerimizden mutlu muyuz, degil miyiz; bunu anlamaya calismak belki de. sanirim biz aile olarak bunu bir nebze de olsa basarabiliyoruz.

      cok sevgiler…

  21. Demek istediğim ve merak ettiğim şey, neden çocuklarınızı sistemden koruyarak onlara adanmış bir hayatı tercih ettiniz? Yanlış anlamayın, eleştirmek ya da yargılamak için sormuyorum. Sadece ve sadece merak ediyorum. Zira günümüzde ebeveynlerin çocuklarına karşı hiç fedakar olmadıkları malum…

    • sevgili Belma, az yukarida cevap verdim sorunuza. yargilamak ve elestirmek olarak gormedim zaten, lutfen endiselenmeyin. cevaplarda biraz gecikiyorum sadece, siz de kusura bakmayin.

  22. Hüsra hanım merhaba,
    Ben de instagram hesabınızın eksikliğini hissediyorum ama şimdiye dek zaten çok şey kazandırdınız. Yüreğinizin sesini dinlemeniz ne güzel..
    Size bir sorum olacak. Çocuklarınızın dil öğreniminde evde sadece türkçe konuştuğunuzu okumuştum. Peki cocuklara kitap okurken ingilizce kitaplar okudunuz mu? Henüz annelikte çok yeniyim ama kitap okursam hem zihninde dil karmaşası oluşur mu hem de türk aksanlı telaffuzlarimla işini mi zorlastiririm emin olamıyorum. Sosyal hayatta zaten ingilizceyi öğrenecek inşallah, ben hic o işe karışmasam mı?
    Sevgiler.

    • sevgili Esra, cocugunuzun kac yasinda oldugunu belirtmemissiniz, belki oglunuzun yasina gore sorumun cevabi degisebilirdi.

      sorunuza istinaden, bence burada alti cizilmesi gereken en onemli konu, ana dilin, yani annenin konustugu dilin, cocugumuzun da ana dili oldugu gercegini unutmamamiz gerekliligi.

      diger taraftan, her cocugun dille kurdugu bag ve iliski farkli olabiliyor. mesela 4 yasindaki oglum, 3-4 ay oncesine kadar ingilizce kitap okumamizi kesinliklte istemiyordu. bu aralar ise Ingilizce okumamiz konusunda cok daha istekli. benim gozlemime gore, oglumuz kendi ana dili oturmadan, baska bir dilde kitap okunmasini tercih etmedi. ne zaman kendini Turkce konusunda guven veren bir noktada hissetti, Ingilizce kitap okunmasini da daha acik hale geldi. buyuk kizima ise Ingilizce kitaplari cok daha kucuk yaslarda okumustuk. bununla birlikte, onun Turkce aksani cok daha fazla, konusurken, kelimelerini secerken bazen zorlanabiliyor.

      simdi geriye donuk deneyimlerimize bakinca, ana dilin erken yaslarda saglikli ve akici bir sekilde oturmasi icin Turkce kitap okumanin daha elzem oldugunu dusunuyorum. ana dil iyice oturmadan ingilizce kitap okumak her cocuk icin ideal olmayabilir. bence cocugunuzun tepkisini olcun, ve ona gore karar verin. ana dil iyice oturduktan sonra resimli 1-2 ingilizce kitabi da araya katmanin bir sakincasi olacagini dusunmuyorum.

      • Henüz iki aylık bebeğim var :) Dil öğreniminde her kişinin tek bir dili kullanması gerektiğini duymuştum ama kitap okuma hususunda bilememiştim. Tecrübelerinizi ve kanaatinizi paylaştığınız için teşekkür ederim.
        Sevgiler.

        • elbette, baba sadece ingilizce konusabilir, bunda bir sakinca yok. ama annenin ana dili her ne ise o dilde iletisim kurmasinin onemli oldugunu dusunuyorum. bu arada kisa zaman once bir arastirma okumustum, cocugun iki dilli olmasi icin 4-5 yasina kadar iki dili de kullanmasi gerekiyor. 5 yasina kadar konusulan dilleri beyin ayni bolgede isleme sokuyor, fakat 5 yasindan sonra ogrenilen dilleri baska bir bolgede isleme aliyormus. bu onemli bir ayrinti. cocuklarimizin iki dilli olmasini istedigimiz icin 4-5 yasina kadar ingilizceyi yeterli kullanmasi icin firsatlar yaratmamiz gerekiyor. oyun gruplarina veya kutuphanede hikaye saatlerine katilmak, belki 4 yasindan sonra gunde 2-3 saat oyun odakli bir okula devam etmesi vs gibi hepsi ise yarayacaktir.

          • Evet ben de kütüphane etkinliklerine ilk fırsatta katılalım diye düşünüyorum. İngilizceyi bizden ogrenmesi hiç iyi olmaz çünkü :) teşekkür ederim

  23. Selam,Allahın rahmeti üzerinize olsun Hüsra ablacım. İnstagram hesabınız uzun zamandır olmayınca bir de buraya göz atıyım dedim. Neyse ki sizi tamamen kaybetmedik :) instagram kullanırken kendinizi bombardıman altında hissettiğinizi yazmışsınız. İnanın bana da olan şey aynen bu. Ve sanırım bol takipçili hesaplardan bir sizi seviyorum :) bu böyle kasıtlı bir durum değil de,nasıl desem herkes hayatını çok reklam ettiğinden midir ne acayip huzursuz oluyorum bir çok hesaptan. Bu anlamda sizi görmemek beni üzüyor ama size olan olumsuz etkilerini ve artık buranın daha aktif olacağını duyunca bir yandan da sevindim :) en kısa zamanda bekliyorum sıcacık postlarinizi.
    Huzurlu günler diliyorum..

    • sevgili Merve, cok tesekkur ederim mesajin icin. Allahin rahmeti sizlerinde uzerine olsun. evet, instagram konusunda tespitlerinde cok haklisin. kendimizi akisa kaptirinca, neyi ne icin paylastigimizi da farkedemiyoruz. disariya cikip biraz uzaktan izleyince durumun farkina variyor insan. maalesef, bazen egolarimiz da su yuzune cikiyor. eminim ben de sacma sapan bir suru paylasim yapmisimdir :) ama cok sevdigim ve ozledigim bir kac hesap var elbette.

      diger taraftan, daha once de belirttigim gibi, ig uzerinden paylasilan bilgilerin benim tekelimde olmasi canimi sikiyor, benim disimda da bir cok kisinin guzel ve bilgilendirici yorumlari olmustu. bu konu uzerinde dusunuyorum, bir cozum bulacagim.

      biz de size kucak dolusu sevgilerimizi gonderiyoruz.

  24. Çok sevgili Hüsra,
    27 aylıktan itibaren puzzle markası, çeşidi ne önerirsiniz? (parçalı, ahşap puzzle vs. ) Sizin çocuklarınız ne çeşit puzzle’lar ile başlıyor? Puzzle için teşvik ediyor musunuz?

    • sevgili Belma, acikcasi biz cok fazla puzzle yapmiyoruz. kutuphanemizde, genelde ikinci el esya dukkanlarinda denk gelerek aldigim farkli puzzle lar var, ama egitici bir oyun olarak tesvik etmiyoruz. ailece oynamak veya yagmurlu gunlerde cocuklari biraz oyalayabilmek icin cikariyoruz sadece. erken yaslar icin ahsap, kup seklinde, kupun yuzlerinde farkli resimler olan 6 veya 9 parcali bloklari tercih ediyoruz. blok puzzle lardan bulamazsaniz, ravensburg u tercih edebilirsiniz belki, puzzle lari genelde kaliteli oluyor, gorselleri de iyi. melissa doug un ahsap puzzle lari da fena degil, sadece ben gorsellerini pek begenmiyorum. amerika da iseniz kutuphaneden de bir suru puzzle odunc alabilirsiniz. cocugunuzun sevip sevmeyecegini daha iyi gozlemlersiniz.

  25. Ben de sizi çok merak etmiştim Hüsra abla. Burada aktif olduğunuzu görmek sevindirici. :) Ben iki konu hakkında sizin tecrübelerinizi öğrenmek istiyorum.
    1- 2 yaşındayken çocuklarınız kahvaltıda yemek seçiyor muydu? Sizin sağlıklı beslenmeye dikkat ettiğinizi biliyorum. Kahvaltıda ne sunuyorsunuz ufaklıklara? Yemek istemeyince nasıl bir yol izliyorsunuz? Oğlum 2 yaşına yeni girdi ve yemek seçmeye hatta yememeye başladı. Özellikle kahvaltıda. Bazen sadece salatalık, meyve yiyor. Sonra da kısa sürede acıkıyor. Sizin tecrübeleriniz nasıl bu konuda?
    2- Gün içersinde fiziksel olarak çok yorulduğunuzda bunun nasıl üstesinden geliyorsunuz? Bu yorgunluğunuzun tahammülünüzü azalttığı zamanlar oluyor mu? Üstüne üstlük bir de geceleri dikiş diktiğinizden bahsetmiştiniz :)
    3- 2 yaştan itibaren çocuklarınıza hayır dediğiniz konular oluyor mu? Örneğin oğlum masada oynadığı hamurları salonun ortasına getirip her yere dökünce sınır koymalı mıyım koymamalı mıyım emin olamıyorum. Ya da içtiği suyu bilerek koltuğa dökünce?
    Biliyorum pedagog değilsiniz fakat sizin tecrübe ve önerilerinizden çok faydalanıyorum. Bu konulardaki düşüncelerinizi merak ediyorum. Cevap yazabilirseniz çok ama çok memnun olurum. Allah enerjinizi daim kılsın. :) Sevgi ve saygılarımla.

    • Sevgili Nare, oncelikle yemek konusunda lutfen cocugunuzu zorlamayin. yemek istemezlerse biz de zorlamiyoruz. ama acikinca yine ayni yemegi verecegimizi hatirlatiyorum mesela. bizim beslenmemiz biraz farkli. biz ailecek tahilsiz ve glutensiz besleniyoruz, bazen esniyoruz ama genelde boyle. kahvaltida ise mutlaka yumurta, biraz et, ve salatalik, avakado, havuc gibi sebzeler, ve az sekerli meyve (cilek, bogurtlen gibi) oluyor. meyvenin uzerine de ya tahin,ya badem ezmesi ya suzme yogurt vs ekleyerek yag miktarini artirmaya calisiyorum. kahvalti cok onemli bir ogun. bu yuzden yag ve proteine cok onem veriyorum. hatta kahvalti oncesi avakadoyu kesip masaya birakiyorum. bir de bizim kucukler aksam 7 de yatiyorlar, aksam yemegini 5 de yiyorlar, uykudan az once de yarim muz ve yine uzerine tahin vs ekleyerek yediriyorum. sabah kalktiklarinda, 12 saat sonra, yani saat 7-8 gibi bayagi acikmis oluyorlar. acikcasi yemege itiraz ettiklerini pek gormuyorum. Ekin in disi agirdigi gunlerde (kopek disleri hala gelmedi)cok daha az yiyiyor, 3-4 dilim avakado, yarim yumurta yerse bile yeterli bir miktar bence.

      Eskiden fiziksel olarak daha cok yoruluyordum. Son zamanlarda, diyetimizi degistirdigimizden bu yana (bunun uzerine yazacagim mutlaka) enerjim cok yukseldi. Bunun yani sira uyku cok cok onemli. Lutfen erken yatin, ve belli bir saatten sonra ekranlari kapatin. Bizim durumumuz biraz farkli, esim evden calisiyor, cocuklarla en az benim kadar o da ilgileniyor. COk yorgun isem, ozellikle regl donemlerinde, esim butun evin isinde yardimci oluyor. Diger gunlerde mutfak islerini o hallediyor. Lutfen siz de esinizden, eger hafta ici calisiyorsa, hafta sonu veya is sonrasi icin yardim talep edin. butun evin yukunu ve cocugun bakimini uzerinize tek basiniza almayin.

      Elbette, hayir diyebiliriz, daha cok aciklama yolunu secerek. sebepleriyle nicin hamuru dokmeyecegini anlatmaya calisin. diger taraftan cocugunuz hamurlari salonun ortasina nicin dokuyor, buna bir dikkat etmek gerek. bilmediginden mi, oyun mu oynuyor, yoksa daha once tepki verdiniz, sizi test mi ediyor? baktiginiz cok israrli salonda oynamak icin, yere kalin bir sofra bezi yayin birakin oynasin. koltuklarinizin uzerine ortu yayin mesela, ben oyle yapiyorum. koltuklar, mobilyalar, temiz halilar, anne bu konularda hassassiyet gosteriyorsa, cocuklar bunu hemen farkediyorlar. mesela koltuga su doktu, bilerek doktu, ehh kuruyup geciyor, siz kafanizi cevirin, gormezlikten gelin, 1-2 defa sonra birakir mutlaka. kucuk de olsalar, mutlaka aciklama yapin, sebeplerini anlatin. veya oyun, sarki, masal vs anlatarak cocugunuzun dikkatini cekip, tekrar masaya veya oyun alanina yonlendirebilirsiniz. bu arada 2 yasinda bir cocuk icin “bilerek” yapma, bizim dusundugumuz gibi bir davranis degil. cocuklar sadece ogrenmek istiyorlar. bizi anlamak ve bilmek istiyorlar. bilerek yaptiklari dedigimiz seyler aslinda onlar icin bir ogrenme yolu. demek istedigim, bir yetiskin gibi “kasit” yok hareketlerinde. bunu lutfen unutmayin.

      • Nasıl bir diyet uyguladıgınızı merak ettim Hüsra abla. Kısaca bahsetmen mümkün mü?

        • Ben yaklaşık 8 haftadır ketojenik diyetteyim. Artı her gün 16 saat oruç tutuyorum. İngilizce de intermittent fasting olarak araştırabilirsiniz. 16 saat oruç tutup, geri kalan 8 saat içinde sadece 2 öğün yemek yiyorum. Çocuklarda yüksek yağ, protein ve düşük karbonhidrat besleniyor. Gluteni ( bütün unlar ve buğday ürünleri, siyez, kavulca dahil) ve tahılları ( pirinç, kinwa, karabuğday dahil) ailecek tamamen bıraktık. Bu konuları anlatmak için biraz daha deneyimlemem gerekiyor, zira faydası çok yüksek ama araştırma sonuçları az olan bir diyet ketojenik diyet. Kimseyi yanlış yönlendirmek istemem.

      • Ne kadar güzel, çok sağlıklı besleniyorsunuz. Kızlarınız da kahvaltıyı bu şekilde mi tercih ediyor? Küçüklükte kazandıkları yeme alışkanlıkları büyüdüklerinde de devam ediyor mu? Bir de diğer öğünlerde neler yediğinizden de kısa da olsa bahsedebilir misiniz? Çok teşekkürler.

        • Evet, hepimizin kahvaltısı aynı. Evde özel yemek pişirmiyoruz çocuklara. Ailecek iki büyük öğün yiyoruz, geç kahvaltı ve erken akşam yemeği; basit sebze yemekleri, bol salata, yumurta, et ( balık, koyun eti, arada tavuk), ve glisemik indeksi düşük meyveler, artı yemeklerde bolca sağlıklı yağ ( zeytinyağı, avakado yağı, hindistan cevizi yağı ve sadeyağ) kullanıyoruz.Turşu ve kombucha probiyotiklerimiz. diyetimizde az miktarda fermente süt ürünleri ( süzme yoğurt, keş, keçi peyniri vs) var, ve ceviz, badem, vs gibi atıştırmalıklar. hepsi bu diyebilirim. yani son iki aydır tam bir anane diyeti yapıyoruz. çocuklara arada 1 veya 2 atıştırmalık mini öğünler hazırlıyoruz. Hepsi bu. Oldukça sade, abartısız ve basit.

      • ekmek öğünlerinizde var mı? Kendiniz yapıyordunuz değil mi siyez unundan?Kahvaltıda tüketiyor musunuz?

        • evet, eskiden yapıyordum siyez unundan ekmekler. son iki aydır gluten tüketmiyoruz. ekmek, hamur işi vs hiçbiri yok, artı tahıllarda yok diyetimizde. şeker ve sağlıklı doğal şekerleri de bıraktık ( hurma, bal, kurukayısı, kuru üzüm vs gibi). çocuklar değil ama ben meyvelerin çoğunu, ve glisemiks indeksi yüksek sebzeleri ( patates vs gibi) tüketmiyorum, veya çok nadir tüketiyorum. şimdilik böyle devam ediyoruz.

  26. hüsra abla İyi olmanıza çok sevindim🙏🏼Sizleri merak edip bir aksilik yoktur çocuklar hepsi iyidir inşallah diye uzun zamandır aklımdan geçirip duruyordum. Ondandır ki yazmak istedim.Hayatın koşturması içinde hep sosyal medyanın götürülerini sorguladığımız ve yazmayı bile ara verdiğim seneler içindeyim çok iyi anlıyorum. Ama sizlerin var olup ekledikleride rehberliğinde hep en buyuk artısıydı kanımıydı benim için şüphesiz. Aklıma takılan cevremde bulamadığım tüm destek ve ayrıntıları sorabileceğim kadar yakında olusun sürüyor cok sukur hep iyi geliyor tecrubelerin ışık 🙏🏼Bu yoğun dönemde kolaylıklar dilerim hepinize..yüreğinizi aklınızı arındırdıgınız bu sürecler size huzur olsun ben instagramdan (emilyas)emine sevgiler selamlar çocuklarada kocaman sarılın bizden tarafa❤️

    • Emine cigim, cok tesekkurler mesajin ve guzel dileklerin icin. Benim ve ailem icin guzel sonuclari olan, huzur, enerji ve dinginlik veren bir uzaklasma oldu. Bu aralar daha iyi anliyorum ki, her vazgecis yeni kapilar aciyor. Elimizden kacmasin diye sımsıkı tuttuklarımızı bıraktığımızda, o vakte kadar cevabını henüz bilmediklerimiz de yavaş yavaş aşikar olmaya başlıyor. Bütün düzen zıtlıkların yansıması üzerine yaratılmış sanki…

      Biz de kucak dolusu sevgilerimizi gonderiyoruz butun aileye ve Canakkale’ye de selamlarımızı…

  27. Merhaba,
    Benim yıkanabilir bezlerle ilgili bir sorum olacaktı. 6 yaş için gece külodu olarak yıkanabilir bez almayı düşünüyorum. Bu konuda bir fikriniz var mı acaba? Biraz baktım amazondan yanına ek parça koyarak büyütülebilen modeller var. Kendisi rahat giyip çıkarabileceği bir şey olsun istiyorum. O açıdan o modeller iyi geldi ama yorumları çok iyi değildi. Belki bir iki farklı model alıp denemek iyi olabilir.
    Yıkanabilir bez konusu hep aklımdaydı ama hayata geçirme fırsatı olmadı. Belki diyorum burdan başlayıp ufaklığa da geçebilirim.
    Şimdiden telekkürler.

    elif

    • Merhaba Elif, aslında gece kilodu ile ilgili pek deneyimimiz olmadı. Gündüz tuvalet eğitimini tamamladıktan sonra gece kilodu veya diaper hiç kullanmadık. Tuvalet eğitimi sırasında da training underpants kullandık ( gerber training pants ve hanna andersson organic training pants), bunlar bizim için yeterli olmuştu. sizin sorduğunuz tarzda, daha büyük çocuklar için, diaper kilot olarak amazonda iki marka gördüm, Mother ease Cloth Diapers Pant, veya Super Undies Pant. Bir de bunları inceleyin isterseniz.

    • Çok teşekkürler Sibel. Hepimiz çok iyiyiz, şükürler olsun. Biz de sevgilerimizi gönderiyoruz.

HOŞGELDİNİZ

Toprak ve doğayla bütünleşmek, evde üretmek, çocuklarımızla okulsuzluğu öğrenmek ve yavaşlamak için çabalayan altı kişilik bir aileyiz. Ziyaret ettiğiniz için teşekkürler.